7 Mayıs 1748’de dünyaya gelen Olympe de Gouges, 1789’da Fransız Ulusal Meclisinde okunan ve günümüzdeki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin esin kaynaklarından biri olan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesine karşı, bu metinde geçen “insan” (homme) sözcüğünün yalnızca erkeği kastetmesi nedeniyle 1791 yılında Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesini yayımlar. Bu insanlık tarihindeki ilk kadın hakları bildirgesidir.
Olympe de Gouge, Fransız Devrimini ilk başlarda büyük bir coşkuyla destekler. Ancak kısa süre içinde devrimin kadınlara yönelik duyarsızlığını fark etmekte gecikmez. Bu duyarsızlığa karşı devrimin en önemli ismi olan Maximilien Robespierre’e yönelik eleştirilerini yayımlamaktan çekinmeyen de Gouges, yazılarındaki üslubunu her geçen an daha da sertleştirir.
Nihayetinde devrim sonrasında yaşanan terör ve kaos döneminden kurtulmak için bölünmez bir cumhuriyet, federal bir hükümet ya da anayasal monarşi arasında bir seçim yapılması için halk oylamasına gidilmesini öneren bir yazı yayımlar. Bu yazısı nedeniyle 1793 yılının Temmuz ayında tutuklanır. Tutukluluk sürecinde kendisine avukat tutma hakkı verilmez. Bu yüzden kendi savunmasını kendisi yapar. Yargılama sonucunda ise hakkında idam kararı verilir. Bu kararı engellemek için hamile olduğunu iddia eder; ancak yapılan kontrol sonucunda bu iddiasının doğru olmadığı anlaşılır.
Olympe de Gouge, 3 Kasım 1793’te halkın önünde giyotinle idam edilir.
Olympe de Gouges, günümüzde kadın hakları konusunda mücadele veren pek çok isim tarafından öncü biri olarak kabul edilmekte ve 1791 Kadının ve Kadın Yurttaşın Haklar Bildirgesi de modern kadın hareketinin başlangıcı olarak gösterilmektedir.
Bu çeviri ilk olarak Felsefe Kültür Sanat Derneği bünyesinde gerçekleştirilen Mavi Çoraplılar Atölyesi katılımcıları için 2014 Aralık ayında yapılmıştır. Daha sonrasında 8 Mart 2017’de Çankaya Belediyesi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Çankayalı kadınlara hediye edilmiştir.
Çeviride Türkçede farklı şekilde karşılanabilecek Fransızca sözcükler normal parantez içinde, çeviri dilinin akışını sağlamak için özgün metinde bulunmayan sözcükler ise köşeli parantez içinde belirtilmiştir.
Metnin Türkçe okunmasında büyük önem taşıyan üçüncü tekil ve çoğul şahıs zamirlerinin kastettiği cinsiyetler de anlam karmaşası yaşanmaması açısından köşeli parantez içinde özel olarak belirtilmiştir.
Kadının ve Kadın Yurttaşın Haklar Bildirgesi | 7 Eylül 1791
Giriş
ERKEK[1], adil olma yeteneğine sahip misin sen? Bir kadın soruyor sana bu soruyu; en azından bu hakkını kenara atamazsın onun. Söyle bana? Sana kim verdi, benim cinsiyetimi ezen egemenlik hakkını? Gücün mü? Hünerlerin mi? Yaratıcıyı bilgeliğinde gözlemle; eğer cesaretin varsa yakınlaşmayı istediğin doğanın içinde tüm büyüklüğüyle şöyle bir gezin, senin baskıcı gücüne kaynak oluşturabilecek bir örnek bul bana.
Dön bak (remonter) hayvanlara, [yeryüzündeki] öğelere danış (consulter), bitkileri incele, nihayet organize maddenin[2] tüm dönüşümlerine (modification) göz at; ve sana sunduğum bu apaçık araçları bulduğunda kanıtlarımı kabul et; yapabilirsen şayet, doğanın işleyişinde cinsiyetleri ara, araştır ve ayırt et. İç içe bulacaksın onları her yerde, [çünkü] bu ölümsüz başyapıtı her yerde birlikte ve tümüyle ahenkli bir işbirliğiyle yapıyor onlar.
Yalnızca erkek bu istisnayı kendisine uyduruk (fagoté) bir ilke edindi. O [erkek] bu aydınlanma ve sağduyu (sagacité) çağında, en kirli cehaletle, tüm zihinsel yetileri alıp bir cinsiyet üzerinde despotça komuta etmek istiyor; ve eşitlik haklarını yalnızca kendisi için kullanıp devrimden zevk alındığını iddia ediyor –bu kadarını söyleyeyim, daha fazlasını değil.
Kadının ve Kadın Yurttaşın Haklar Bildirgesi
Ulusal Meclisin şimdiki yasama döneminin sonunda ya da gelecek yasama döneminde kabul edilmek üzere sunulmuştur.
Başlangıç
Anneler, kızlar, kız kardeşler, ulusun temsilcileri Ulusal Mecliste bulunmayı talep ediyor. Toplumun sefaletinin ve siyasal iktidarların ahlaki çürümüşlüğünün gerçek nedenlerinin, kadınların haklarının tanınmaması, unutulması ya da önemsenmemesinden kaynaklandığı dikkate alınarak; kadınların doğal, devredilemez ve kutsal hakları bir bildirgeyle ilan ediliyor; bu şekilde istenmektedir ki, bu bildirge toplumun bütün üyelerinin gözü önünde dursun, herkese hak ve yükümlülüklerini hatırlatsın; kadınların ve erkeklerin iktidarı kullanmaları siyasal kurumlar açısından kıyaslanabilsin ve buna daha çok saygı gösterilsin; kadın yurttaşların basit ve su götürmez ilkelere dayanan şikâyetleri her zaman, anayasanın ve iyi geleneklerin korunması ve herkesin esenliği için etkili olabilsin.
Nihayet, annelik acılarındaki gibi cesaret ve güzelliği ile tanınan kadın cinsi, yüce varlığın himayesinde, kadının ve kadın yurttaşların haklarını bu bildirgeyle tanıyor ve ilan ediyor:
I.
Kadın özgür doğar ve erkeklerle eşit haklara sahiptir (demeure). Toplumsal farklılıklar yalnızca genel fayda üzerine kabul edilebilir.
II.
Her siyasal toplumun amacı, kadının ve erkeğin doğal ve devredilemez haklarını korumaktır: bunlar özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve özellikle de baskıya karşı direnme hakkıdır.
III.
Tüm egemenlik ilkesi kadının ve erkeğin birleşiminden başka bir şey olmayan ulustan kaynaklanır: hiçbir kuruluş, hiçbir birey, açıkça bundan [ulustan] gelmeyen bir yetkiyi kullanamaz.
IV.
Özgürlük ve adalet başkalarına ait olanı tümüyle [onlara] geri vermektir; erkeğin sürekli uyguladığı zorbalığa karşı, kadının doğal haklarının kullanım sınırı yoktur; bu yüzden bu kısıtlamaların doğa ve akıl yasaları tarafından yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
V.
Doğanın ve aklın yasaları, topluma zarar verecek tüm edimleri ortadan kaldırır: bu yasalarca korunan ve bilgelerin ve tanrısallığın yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve hiç kimse bu yasaların açıkça emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz.
VI.
Yasa, genel istencin ifadesi olmalıdır; her kadın ve erkek yurttaşın, bizzat ya da temsilcisi aracılığıyla yasaların yapılmasına katılma hakkı olmalıdır; o [yasa] herkes için aynı olmalıdır. Yasa önünde eşit olan her kadın ve erkek yurttaş, yetenek ve erdemlerinden başka bir ayrım gözetilmeksizin, kamu hayatındaki her makam, memuriyet ve mevkilere eşit olarak gelmelidir.
VII.
Hiçbir kadın ayrıcalıklı [yasaların dışında] değildir; o [kadın] yasaca belirlenen koşullarda suçlanır, gözaltına alınır ve tutuklanır. Kadınlar da erkekler gibi bu ceza yasasına tabidir.
VIII.
Yasa ancak açık ve zorunlu olarak gerekliliği beliren cezaları koymalıdır ve bir kimse ancak suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş ve kadınlara da meşru biçimde uygulanabilecek bir yasa gereğince cezalandırılabilir.
IX.
Her kadın suç işleyebilir; bu durumda [suçlu olan bir kadın olduğunda da] yasa tarafından belirlenen ceza kesinlikle uygulanır.
X.
Hiç kimse, temel düzeyde farklı olsa bile inançlarından ötürü tedirgin edilmemelidir, kadın idam sehpasına çıkma hakkına sahiptir; bu sebepten eylem ve ifadeleri yasa tarafından korunan kamu düzenini bozmamak şartıyla, konuşma kürsüsüne[3] de çıkma hakkına sahip olmalıdır.
XI.
Düşüncelerin ve inançların serbest iletimi kadınların en önemli haklarındandır, çünkü bu özgürlük, babaların çocuklarıyla olan babalık bağlarını güvence altına almaktadır. Her kadın yurttaş, barbar bir önyargı tarafından gerçeği gizlemeye zorlanmaksızın özgürce şunu söyleyebilmelidir: ben size de ait olan bir çocuğun annesiyim. Ancak bu özgürlüğün yasada belirlenen kötüye kullanılması hallerinden sorumlu olunur.
XII.
Kadın ve kadın yurttaşın haklarının güvencesi, daha büyük bir yararı zorunlu kılar; bu güvence, bu hakların tanındığı kişilerin ayrıcalığı için değil, herkesin yararı için olmalıdır.
XIII.
Kamu gücünün devamını sağlamak ve yönetimin masraflarını karşılamak için kadın ve erkekten eşit ölçüde vergi talep edilir; o [kadın], bu yükümlülük ve ödevleri yerine getirdiğinden dolayıdır ki, işlerde, mevkilerde, memurluklarda ve diğer mesleklerde aynı paya sahip olmalıdır.
XIV.
Kadın ve erkek yurttaşlar, bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla vergilerin zorunlu olup olmadığına karar verme hakkına sahiptir. Kadın yurttaşlar, yalnızca servetlerinde değil, resmi kurumlarda vergilerin toplanması, bunların kullanılması ve sürelerinin belirlenmesi sürecine de eşit oranda katılabildikleri takdirde bunu [eşit oranda vergi verme ve vergilerin zorunluluğunu] kabul ederler.
XV.
Vergi ödemesinde erkeklerle koalisyon içinde olan kadınlar, resmi devlet memurundan mali işlerle ilgili bilgi alma hakkına sahiptir.
XVI.
Hakların güvencesinin olmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur; biçimlendirilmesinde ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğu işbirliği yapmadıysa, o anayasa yoktur ve geçersizdir.
XVII.
Birlikte ya da ayrı ayrı, mülkiyet her cinsiyetin hakkıdır. Yasalarca belirlenmiş kamusal bir zorunluluk bunu açıkça gerektirmedikçe, ayrıca adil ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, hiç kimse ulusun asli miras payından yoksun bırakılamaz.
Sonsöz
Kadın, uyan; artık evrenin her yerinden duyulan mantığın seslerindeki haklarını yeniden tanı. Doğanın güçlü egemenliği, önyargı, fanatizm, hurafe ve yalanlarla çevrili değil artık. Gerçeğin yanan meşalesi budalalık ve zorbalık bulutlarını dağıttı çoktan. Tutsak erkek gücünü toparladı zincirlerini kırmak için, ama [gücü yetmeyince] seninkine de başvurmak zorunda kaldı. Özgürleşirken ise yoldaşına adil davranmadı o [erkek].
Ey kadınlar! Kadınlar, ne zaman kör olmaktan kurtulacaksınız? Devrimden kazandıklarınız nedir sizin? Daha çok küçümseme, daha çok hor görme biçimlerinden başka. Yolsuzluk dolu yüzyıllarda erkeğin zayıflığı üzerine yönetildiniz. Egemenliğiniz yıkılmış gitmiş, geriye ne kaldı elinizde? Erkeğin iktidarı, adaletsiz yargılar ve doğanın yüce kararnamelerine dayalı bir şekilde sana ait olanı senden geri istiyor –böylesine iyi bir bağımlılıktan ne diye korkuyorsunuz ki? Cana[4] evliliklerinin kurallarını koyanın nüktesi nedir? Kadınlar, seninle bizim aramızdaki ortak yanı yeniden soran; politik uygulamalarla kandırılmış ve tarihi geçmiş politik yapılarda duran Fransız yasa koyucularından, ahlakı düzenleyenlerden mi korkuyorsunuz? Bunların hepsi senin cevaplaman gerekenler.
İlkelerine aykırı mantıksız sözlerinin yarattığı zayıflıklarını inatla sürdürürlerse, boş üstünlük taslamalarının nedeninin gücüyle cesurca ona [erkeğe] karşı dur; felsefenin standartları altında bir araya gel; varlığının tüm enerjisini ver ve sonra o mağrur erkekleri gör; ayaklarınıza kapanan köleler gibi rezil olmayacaklar fakat yüce varlığın hazinelerini seninle paylaşmaktan gurur duyacaklar. Seni engelleyen ne olursa olsun, kendini özgür kılmak senin ellerinde; sen, yeter ki iste.[5]
[1] Fransızcadaki “homme” sözcüğü hem insan hem de erkek anlamına gelir. Olympe de Gouge, Fransız Ulusal Meclisinde 1789’da okunan ve Türkçeye sıklıkla İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi olarak çevrilen La Déclaration des Droits de l’Homme et du Citoyen metnini hem dilbilimsel, hem içerik hem de uygulama açısından Erkek ve Yurttaş Hakları Bildirgesi olarak nitelemektedir.
[2] Yazar organize madde deyimiyle doğada canlılığın meydana gelişini ve canlılık içindeki doğanın işleyişini kastetmektedir.
[3] Yazar burada meclis kürsüsünü kastetmektedir.
[4] İncil’de İsa’nın ilk mucizesini Antik Filistin’de Cana şehrinde bir bayramda gösterdiği yazılıdır. Olympe de Gouge burada devrim sonrası Fransa’nın parlamentosu ile o bayramdakileri karşılaştırmaktadır.
[5] Metin, yazıldığı tarihe ilişkin kadınların eğitim durumlarına yönelik güncel birtakım sorunlar üzerine devam etmektedir. Bir bütünlük olması açısından bizler çeviriyi burada tamamlamayı uygun gördük.